KALE KÖYÜ Kiraz-İzmir
  İlçemiz Kiraz
 
KİRAZ/KELES TARİHİ
KELES/KİRAZ ADI 
NEREDEN     GELİYOR?
TARİHTE KELES/KİRAZ YÖRESİNE VERİLEN ADLAR:
       Bölge, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere beşiklik etmesi sebebiyle, değişik isimler almıştır. Bu bölümde özetleyerek verilecek, detaylı bilgi ayrıca bölümler içerisinde anlatılacaktır.
       Klaos/Kleos: M.Ö.8. yüzyılda İonlar, "Kışın sert soğuktan koruyan Kışlık Barınak" anlamına gelenKlaos/Kleos” ismi vermişlerdir.
       Kilas/Kilos: Bizans döneminde, "Çanak ova" anlamına gelen "Kilas/Kilos” ismi verilmiştir.
       Kilbis/Kilbis Vadisi: M.S.2.yüzyılın sonlarında “Kilbis” olarak anılıyordu.
       Koloe/Kolose: M.S. 2. yüzyıl sonlarında, Bizans Döneminde “Koloe/Kolose”adı veriliyordu. Luwi dilinden gelme Koloe adı, Helen ağzına uydurulmuş Kolose olarak söylenmiştir..
       Keles/Kelas/Kilas: Osmanlı Döneminde, "Keles/Kelas/Kilas" ismi kullanılmıştır.
      Kiraz: Türkiye Cumhuriyeti Döneminde 1948 yılında ilçe olan Keles’e  "Kiraz" adi verilmiştir.
ANADOLU’DA KELES İSMİ:
       Keles, Sir Derya bölgesinde kullanılan bir ad olup, bu ad o yörede yaşamaktayken, daha sonra Anadolu’ya göçerek, Batı Anadolu’ya Bizans sınırına yerleşen Kayı Boyu’na mensup Türkler tarafından getirilmiş bir isimdir.                                                            
       Anadolu’da, ilçemiz haricinde üç tane daha "Keles" ismini kullanan yerleşim yeri adı olduğu tespit edilmiştir.
      -İzmir/Keles: 1948 yılında ilçe olurken adı Kiraz olarak değiştirilmiştir.
     -Bursa/Keles: Halen Bursa’ya bağlı bir İlçe merkezidir.
     -Ordu/Keles: Ordu’nun Ünye ilçesine bağlı Keles Köyünün ismi, 1966 yılında "Çınarcık" olarak değiştirilmiştir.
     -Antalya/Keles: Antalya'nın Kumluca İlçesi Kuzca Köyü'ne bağlı Keles Mahallesi halen mevcuttur. 
       Anadolu’ya yerleştirilen Türk toplulukları, yerleştirildikleri yerlerde kendi isimleri ile köyler kuruyorlar, daha önce yaşadıkları bölgelerdeki bazı dağ, köy, nehir adlarını yeni yerleşim yerlerine veriyorlardı.
       Keles/Kiraz yöresine yerleşen Türkler; çoğunlukla Oğuz Türklerinin Bozok kolunun Avşar boyuna bağlı aşiretlere, çok azı da Üçok kolunun Salur boyuna bağlı aşiretlere mensuptur. Anadolu’daki Oğuz Boylarının dağılımına baktığımızda, Avşar boyunun; Manisa, Antalya, Bursa, Kütahya ve Aydın yöresinde de yoğun olarak yerleştiklerini görüyoruz. Zâten, Osmanlı Devleti döneminde de İzmir Sancağı’nın tamamı gibi, Keles/Kiraz yöresi, Aydın Eyaleti’ne bağlı idi. 20 Ocak 1921 tarihinde T.B.M.M. kararı ile müstakil İzmir Vilayeti kurulmuş, Keles de bu ilin Ödemiş kazasına bağlı bir nahiye olarak,1948 yılında Kiraz adı ile ilçe oluncaya kadar devam etmiştir. Kiraz’ın köylerinin isimlerinden bazılarına dikkatle incelediğimizde, görülmüştür ki bu isimlerden 5 tanesi; Türk boylarından Avşar boyuna ve 1 tanesi de Salur boyuna bağlı aşiret isimlerini taşımaktadır. Bunlar aşağıda verilmiştir.
      
       Boy Adı               Aşiret Adı                 Köy Adı
       Bozoklar-Avşar      Cerit                  Ceritler
                                        Haliller                Haliller
                                        Çatak/Çıtak        Çatak
                                        Solaklar              Solaklar
                                        Akkeçili                Akkeçili
      Üçoklar-Salur       Karaman              Karaman             
ANTİK ÇAĞDA KELES/KİRAZ YÖRESİ  
                   (M.Ö.3500-M.S.375)
       Antik çağ tarihi, insanlık tarihinin başlangıcından yani İlkçağ’dan (M.Ö.3500-M.S.375) erken dönem Orta Çağ'a kadar olan zaman dilimindeki belirgin kültürel ve siyasi olayları konu alır. Sümer çivi yazısının keşfedilmiş en eski yazım türü olduğuna göre, kayıtlı tarihin süresi yaklaşık 5.000-5.500 yıldır. Genetik delillere göre ise, insanoğlunun ilk ortaya çıkışı yaklaşık 150.000 yıl öncedir.
       Küçük Menderes Havzasında (Yani Keles/Kiraz yöresinde de) insanlık kültürü M.Ö.6500 ya da 6000’li yıllarda Erken Neolitik Dönemde başladığı anlaşılmaktadır. Burada Ön-Türkler tarafından oluşturulan küçük beyliklerin, “Assuwa Konfederasyonu”nu meydana getirdikleri de son araştırmaların ışığında iddia edilmektedir. Bu havzadaki Limontepe Höyüğü, Hacılar Höyüğü, Muğla mağara resimleri üçgeninin yaklaşık orta kesiminde, şu anda İzmir’e bağlı Kiraz, Beydağ, Ödemiş ilçeleri de yer almaktadır.
       Asya, Küçük Asya (Anadolu) adının nereden geldiğine dair çeşitli iddialar vardır. Hititler, Bozdağlar ile Aydın Dağları arasındaki Küçük Menderes Havzası’na Assuwa derken, M.Ö.9.yy şairi Homeros bu yöreye Assiyos ya da Asia olarak nitelemektedir.
       Lidyalılar, kendilerinin Asyas adlı bir kahramanın soyundan geldiklerini söylemişlerdir. Onlara göre Asia adı, Menes’in torunu ve Kotis’in oğlu Asias’tan gelmektedir. Ünlü tarihçi Herodot da Asia’nın, Lidyalılara ait bir büyük sülalenin adı olduğunu söyler. Strabon da Coğrafya adlı ünlü eserinde Asia adının, Yukarı Küçük Menderes Havzasındaki çayırlıklara da adını veren yiğit Asias’ın mezarının bulunduğu yere verilen ad olduğunu yazmaktadır. 
       Saint-Martin, Histoiredes Decouvertes Geographiques adlı eserinde,”Asia adı M.Ö.1300 yıllarında Küçük Menderes (Kystros) kıyılarına yerleşmiş olan Seyt (İskit-Saka) toplumu ile ilgili büyük bir sülâle olan As (Ases) adından gelmiş olması güçlü bir ihtimaldir.” diyor. Ayrıca, Ana Tanrıça Artemis’in emrinde olduğu söylenen kırk peri kızından yirmisinin 
       Asia’lar adını taşıdığı mitoloji kitaplarında geçmektedir. Grekler, Antik Çağda, sadece Batı Anadolu için Asia adını kullanmışlardır. TekTanrılı dinlerden Museviliğin temel kitabı Tevrat’ta da “H.z.Nuh’un Asia ile evli oğlu Yafes..” den bahisler vardır.
       Yukarı Küçük Menderes Havzası doğusunda Kelbianon ovasındaki halkın Antik Çağda en büyük yerleşim yeri Koloe (Kiraz) idi.
       Ön-Türklerin ölülerini gömdükleri Kurganlardan (Kişisel Mezarlar); Keles/Kiraz, Beydağ ve Ödemiş yöresinde yüzlerce bulunmaktadır. İtalya’ya göçmüş olan Türk asıllı Etrüskler de ölülerini Kurganlara gömmüşlerdir.
       Bölgenin en erken M.Ö 3.binyılın başlarında, yani günümüzden 5000 yıl kadar önce iskân edildiği anlaşılmaktadır. Gerek Ödemiş yakınlarında, gerek­se Kaymakçı yöresindeki höyük ya da mezarlarda ele geçirilen bulgular, İlk Tunç Çağı denen bu dönemde Küçük Menderes vadisi insanlarının; bir yandan kuzey­deki Çanakkale yöresi; öte yandan Ege Adaları ve son olarak da Denizli yöresi kültürleriyle ortak özellikleri paylaşan, yerel bir kültüre sahip olduğunu göstermektedir.
       Yeni tarihî bulgulara ve belgelere göre; Hititler’in (Etiler), M.Ö.3000 yıllarından Kafkasya üzerinden Anadolu’ya geçen, Hint-Avrupa kökenli oldukları ve Türk soyundan geldikleri kabul edilmektedir. Keles/Kiraz ve civarındaki Türk hâkimiyeti, M.Ö.2000 yıllarında başlamıştır. Yani, günümüzden 4000 yıl önce, Keles/Kiraz bölgesinde Türkler de yaşamaktaydı.
      Özetle; Anadolu, Tarih Öncesinde ve İlkçağ’da Kafkaslar ve Boğazlar üzerinden Ön-Türk göçlerine sahne olmuştur. Ortaçağda da Bizans İmparatorluğu tarafından, askeri tedbirler ve hudutların korunması maksadıyla onbinlerce Türk, Anadolu’nun çeşitli yerlerine yerleştirilmişlerdir. 11.yüzyılda Anadolu’ya son kez ve kalıcı olarak gelen Selçuklu Türkleri, burada kendilerine has Gök Tanrı dinine mensup olanlar, Hristiyan olan yerli Türk’lerden pek çoğunu Müslümanlaştırarak onlarla kaynaşmışlardır. Hristiyan kalmakta direnenler ise; Türkçe konuştuklarından, Yunanca konuşamadan ve yazamadan “Rum” adı altında yaşamışlardır.
      Keles/Kiraz yöresi Antik Çağ’da sırasıyla; Hitit egemenliğinde 600 yıl, İon egemenliğinde 700 yıl, Frigya egemenliğinde 500 yıl, Lidya egemenliğinde 160 yıl, Pers egemenliğinde 212 yıl, Makedon Krallığı egemenliğinde 77 yıl, Suriye Krallığı egemenliğinde 100 yıl, Bergama Krallığı egemenliğinde 55 yıl, Roma İmparatorluğu egemenliğinde 215 yıl, Bizans İmparatorluğu egemenliğinde 913 yıl, Ceneviz egemenliğinde 5 yıl, Selçuklu hâkimiyetinde 237 yıl, Sasa Bey hâkimiyetinde 2 yıl, Aydınoğlu Beyliği hâkimiyetinde 116 yıl, Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetinde 497 yıl ve 86 yıldır da Türkiye Cumhuriyeti egemenliğindedir.
        Milletlere göre değerlendirdiğimizde Keles/Kiraz bölgesinde 1536 yıl ile Türkler en çok hüküm süren ve sürmekte olan millettir. İkinci sırada 913 yıl ile Bizans İmparatorluğu ve 700 yıl ile üçüncü sırada da İonlar yer almaktadır. Bu dönemleri kısaca özetlemekte yarar görülmüştür.
                   Hitit Dönemi (M.Ö.2000-M.Ö.1200):
                   İon Dönemi (M.Ö.1300-M.Ö.600
                   Frigya Dönemi (M.Ö.1200-M.Ö.700):
                   Lidya Dönemi (M.Ö.700-M.Ö.540/546):
                   Pers Dönemi (M.Ö.540/546-M.Ö.334):
                   Büyük İskender/Makedon Kralı Dönemi  
                                                       (M.Ö.4.yy-M.Ö.323
                   Suriye Krallığı Dönemi (M.Ö.3.yy):
                   Bergama Krallığı Dönemi (M.Ö.188-M.Ö.133
                   Roma İmparatorluğu Dönemi (190-395):
                   Bizans İmparatorluğu Dönemi (395-1308):
TÜRKLER ZAMANINDA KELES/KİRAZ
        Anadolu’ya İlk Türk Girişleri
            (M.Ö.3000-M.S.377)
       Anadolu’daki Türk varlığı Hititlerle başlamıştır. M.Ö.3000 yıllarında Kuzey Kafkasya üzerinden küçük gruplar halinde Anadolu’ya giren Türk asıllı Hititler, Anadolu’nun ilk Türk sâkinleridir.       
Anadolu’ya İkinci Türk Girişleri (378-1070)::
       Anadolu’ya bu dönemdeki ilk Türk girişini, Batı Hun Türkleri tarafından 378 yılında Karade-niz’in kuzeyinden inerek gerçekleştirmişir. Tuna boyunu geçen Hunlar, Batı Roma ve Bizans (Doğu Roma) İmparatorluklarının topraklarını istilaya başlamışlar ve Trakya ile Kafkasya üzerinden, 395-398 yılları arasında Anadolu’ya girmişlerdir. Anadolu’ya ikinci giriş 508-516 yılları arasında; Hunlara tabi olarak yaşayan, Sabir Türkleri tarafından yapılmıştır. Anadolu’ya üçüncü Türk girişi, 7.yüzyıldan itibaren doğudan batıya doğru Müslüman Türkler gerçekleştirmiş-tir. Özellikle Abbasiler devrinde ( 750-1258); Türkistan ve Horasan’dan Anadolu’ya getirile-rek, Bizans’a karşı gazalara katılanların arasında çok sayıda Türk vardı.
        Selçuklular Dönemi (1071-1308):
     Anadolu’ya dördüncü ve kalıcı en son Türk girişi, 1071 yılında Malazgirt Zaferi’nden sonra olmuş ve Anadolu kapıları yeniden ve ebediyen Türklere açılmıştır. 1077 yılında Kutalmışoğlu Süleyman Beyin kurduğu Anadolu Selçuklu (Türkiye Selçukluları)Devleti (1075-1086) ile batısı ve doğusuyla bütün Anadolu Türk hâkimiyetine girdi ve Türk yurdu oldu. 1081 yılında İzmir ve çevresi, Bizans kaynaklarının verdiği bilgiye göre Çaka Bey tarafından fethedilmiştir.    
        1187’de Şemseddin Bey komutasındaki Türkmen akıncılar, Küçük Menderes Havzası’nı bastı ve binlerce hayvan ve esir alıp geri döndüler. 1208’de yeniden havzaya geldiler ve yağma hareketlerinde bulundular. Bu dönem akınlarının hiçbirisi kalıcı olamadı. Ancak 1304’den sonraki akınlardan sonra Türkmenler Keles/Kiraz yöresinde kalıcı olarak yerleşmeye başladılar.
       1300’lerde Türklerin hâkimiyetine giren bölgeye,Nazilli tarafından gelerek yöreye yerleşen Keleş Oğulları Yörük aşireti tarafından, Keleş isminin verildiği de söylenmektedir, ancak bu konuda kesin bir delil bulunamamıştır. Keles/Kiraz yöresi 237 yıl Selçuklu hâkimiyetinde kalmıştır.
     Aydın Oğlu Beyliği Dönemi (1310-1426):
      Muğla yöresinde kurulan Menteşe Beyliği (1261-1425)’nin kurucusu Menteşe Bey’in ölümünden sonra, Keles/Kiraz çevresi, Birgi, Tire ve Ayasuluğ (Selçuk) 1304-1307 yılları arasında Menteşe Bey’in damadı Sasa Bey tarafından yönetilmiştir. Ancak, daha sonra Aydın Oğlu Beyliği’ni kuracak olan Germiyan Beyi subaşısı Aydın oğlu Mehmed Bey, 1307’de Sasa Bey’i bir savaşta yenip öldürdükten sonra, Keles/ Kiraz çevresi de Aydın oğlu Mehmned Bey’in yönetimine geçmiştir ve 116 yıl Aydınoğlu Beyliği’nin egemenliğinde kalmıştır.      
OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİ’NDE  
      (1426-1919) KELES/KİRAZ:
       1426 tarihinde Osmanlı Devleti topraklarına katılan Keles/Kiraz yöresine, ilk defa Türkçe bir isim verilmiştir. Osmanlı döneminde, “Güzel yer” anlamına gelen, “Keles” ismi Kiraz’a verilen ilk Türkçe isimdir. Keles(varanus), kelime olarak; hayıtlar içerisinde ve su kenarlarında yaşayan kertenkele (yörede Süleymancık da denilen) cinsinden bir sürüngendir. Çağatay Türkçesi’nde de bir sincap türü demektir.
       1425-1575 yılları arasında Birgi, Aydın Eyaleti’nin en büyük ikinci şehri (Birinci Tire), Batı Anadolu’nun da en büyük iki şehrinden biriydi.
       1451 yılında Aydın Sancağı kentleri içerisinde, Tire Sancak Merkezi idi.Diğer şehirler Keles’in de bağlı bulunduğu Birgi, Güzelhisar, Sultanhisar, Bozdoğan, Arpaz, Yenişehir, Kestel, Ayasuluğ, İzmir ve Alaşehir idi. Evliya Çelebi bu şehirleri 14 kaza olarak nitelemekte ve bunların isimlerini şöyle sıralamaktadır. Tire, Bayındır, Birgi, Sart, Balyambolu, Kilas/Keles, Güzelhisar, Köşk, Sultanhisarı, Nazilli, Arpaz, Amasya, İnegöl, Alaşehir.
    Yukarıda verdiğimiz iki Vakfiye’den alınan bilgilerin ışığında ve aşağıda vermeye devam edeceğimiz bilgiler/belgeleri dikkate alarak rahatlıkla,“Keles/Kiraz 1506-1530 yıllarında Birgi’ye bağlı bir köydür.” diyebiliriz. 1530 yılında Keles’de 96 Hane bulunmaktadır, yaşayan nüfus sayısı belli değildir. Keles/Kiraz’ın 1530-1811 yılları arasında bucak ve 1811-1867 yılları arasında Kaza Merkezi olduğu görülmektedir. 1831 Nüfus Sayımı’na göre Keles’in nüfusu 1079 kişidir. 1063 tanesi Müslüman, 15 ‘i reaye ve 1 tanesi de Ermeni’dir.
       Cennetkarıoğlu İsyanı:1624 yılında Birgili bir Tımarlı Sipahi olan Cennet Karıoğlu, Yukarı Küçük Menderes (Keles/Kiraz yöresi) halkını da arkasına alarak ayaklandı. Bir yıl sonra Denizli sınırında yakalandı ve Birgi’de Kuyucu Murat Paşa’nın emri ile asılarak cezalandırıldı. 1657, 1672 ve 1690 yıllarında yörede görülen eşkıyalık hareketleri de bastırıldı.
       657 yılında Sivri Bölükbaşı’nın arkadaşlarında Kara Mehmed adlı bir eşkıya etrafına topladığı adamlarla Sultanhisar, Arpaz, Beydağ ve Keles/Kiraz yörelerinde yol kesip, köy ve kasabaları haraca bağlamaya başlayınca; üzerine Kulalı Dünya Ağa gönderilince kaçtıysa da yöreye yeniden döndü ve halkı soymaya başladı. Başka çeteler de türeyince, üzerlerine yine Dünya Ağa gönderildi Beydağ ve Keles/Kiraz kethüda yeri olarak verildi ve Yeniçeri Ağalarına da emir verilerek kendisine yardım edilmesi istendi. Ancak, Dünya Ağa da Bergamalı Çetebaşı Sivri Bölükbaşı ile birleşince, üzerlerin İsmail Paşa gönderildi ama o da başarılı olamadı. Kara Mehmed, 1660-1662 yılları arasında Saruhan Mutasarrıfı Kaplan Mustafa tarafından yok edilmiştir.
       1672 yılında Keles/Kiraz kazasından Köseoğulları diye bilinen beş kardeşler ve Aydın sancağının bazı yerlerinden Bölükbaşılar, çevrede eşkiyalık yapmışlar, Beydağ ve Birgi’ye girmişlerdir.
       17.yüzyılda yukarı küçük Menderes Havzasında bulunan kazalar, Birgi, Keles ve Beydağ’dır.
       7 Kasım 1864 tarihli Vilayet Nizamnâmesi ile merkezi yine İzmir olmak üzere, yeni Aydın Vilayet 23 Mayıs 1867 tarihinde kurulmuştur. Bu Vilayetin 4 sancağı vardı: İzmir, Aydın, Saruhan ve Menteşe. Merkez Sancağın Sığla olan adı da İzmir olarak değiştirildi. Bu yeni kurulan İzmir Sancağı’na bağlı ilçeler; Bayındır, Çeşme, Foçateyn (Yeni ve Eski Foça), Kuşadası, Menemen, Ödemiş, Tire ve Urla idi. Bu tarihte İzmir Sancağı içinde; 8 ilçe, 9 bucak ve 702 köy yer almaktaydı. Bu Kanun ile Birgi, Keles (Kiraz), Balyambolu (Beydağ) kazalıktan çıkarılarak Ödemiş kazasına bağlı nahiye/bucak durumuna indirilmiştir.
       1890 yılında İzmir Merkez Sancağı’nın 10 ilçesi, 19 bucağı (Keles dahil), 704 köyü vardı.
       1892 yılında Ödemiş kazasına bağlı Birgi, Beydağ ve Keles adlarıyla 3 bucağın olduğu ve toplam 124 köyünün olduğu anlaşılmaktadır.
       1867-1948 yılları arasında nahiye/kasaba olarak kalan Keles, 1948 yılında Kiraz adı ile Kaza/İlçe Merkezi haline yeniden getirilmiştir.  
        1903 Maarif Salnâmesi’ne göre Keles’de 1 Rüştiye (Ortaokul) vardı.Bu Rüştiyede 1899-1900 Öğretim Yılında 29 öğrenci öğrenim görüyordu.
        Keles Osmanlı Devleti Yönetiminde (1426-1922) 497 yıl kalmıştır.
 KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİNDE  KELES/KİRAZ
 (2 Haziran-12 Temmuz 1919+24 Haziran 1920-1 Eylül1922)
           Kiraz; 2 yıl 3 ay 18 gün Yunan işgali altında kalmıştır.
    Keles/Kiraz’ın Yunanlılar Tarafından ilk İşgali (2 Haziran -12 Temmuz 1919 tarihleri arasında 2 ay 11 ( 41) gün sürmüştür.   
      Keles’te Kuvayı Milliye Teşkilatı, 12 Temmuz 1919 günü
Müderris İbrahim Edhem Efendi (Uluborlu)'nin başkanlığında kurulmuştur.
        
      Keles/Kiraz'da milli mücadelenin önderliğini Koca İbrahim ve Kadı Ali yaptılar.
Kelâsh Murat ve Musa Beyler ile Kara Ahmet Efe Milli Mücadeleye katılan efelerdir.
Alaşehir Millî Kongresi’ne (16-25 Ağustos 1919) Ödemiş/Keles Temsilcisi olarak, eski Kiraz Belediye Başkanlarından Ahmet Faruk Niğde ile Kiraz esnafından Necati Uluborlu’nun da dedeleri olan, Müderris İbrahim Ethem (Uluborlu) Efendi katılmıştır.
      Kurtuluş Savaşı sıralarında, Kiraz'lı Kuvayı Milliyeciler, büyük yararlılık gösterdiler. Ünleri günümüze kadar gelen bu Kuvayı Milliyeciler,   Binbaşı Çolak İbrahim komutasına girmişlerdir. Çolak İbrahim Bey komutasındaki Süvari Birliği, 1 Eylül 1922 günü Kiraz’ı Yunan işgalinden kurtarmışlardır. Bu nedenle, bir caddeye Çolak İbrahim adı verilmiştir.
       Bu Kuvayı Milliyecilerimiz arasında en önemlileri; Molla Hasan, Murat Bey, Musa Bey ve Çavuşdağlı Kabakoğlu ile Çavuşdağlı Hacı Ahmet sayılabilir.
        Çaylılı Koca Mehmet Efe, yöre halkından savaşamayacak derecede ihtiyar, sakat ve çocukların sağ salim emin yerlere göç etmelerini sağlıyordu. Kardeşi Tahir Efe ise; Keles yönüne çekilip, Yunan askerlerini üzerine çekerek, onları şaşırtarak köylülerin bu göçlerini kolaylaştırmak için çalışmıştır.
     5 Eylül 1922 günü Yörük Ali Efe ve emrindeki zeybek müfrezesi Keles’e indiğinde, her tarafa bayraklar asılmıştı. Zeybekler Ödemiş’e doğru akın ederken de Kelesliler ve yol üzerindeki köylüler davul ve zurnalarla onların yollarını kesiyor ve onlar için kurbanlar kesiyorlardı.
                      
             MÜDERRİS İBRAHİM EDHEM (ULUBORLU) EFENDİ
                          (Isparta-Ulubey/Başköy, 1882-Kiraz, 28/02/1954)
                 
1920 yılının başlarında 23.Tümen Bölgesi’nde kurulan, Millî Keles Hücum Taburu, daha sonra Menderesler Havzası Cephesi’ne dahil edilmiş ve komutası da 57.Tümen Komutanı Albay Şefik Beye verilmiştir. Millî Keles Hücum Taburu’nun kurulmasında Müderris İbrahim Ethem Efendi de görev yapmıştır.
       KELES/KİRAZ’IN KURTULUŞU 
                    (1 Eylül 1922):
       Keles/Kiraz, 1 Eylül 1922 günü, Yunan işgalinden kurtarılmıştır. Yani, 2 yıl 3 ay 18 gün Yunan İşgali acısı yaşamıştır (2 Haziran-12 Temmuz 1919+24 Haziran 1920-1 Eylül 1922) Bu sebeple; her yıl 1 Eylül Kiraz’ın Kurtuluş Günü olarak, törenlerle kutlanmaktadır.
    TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİNDE 
          KİRAZ/KELES 
(29 Ekim 1922-       )
 Kiraz’ın İlçe Oluşu: 
       Keles/Kiraz, 1506-1530 yılları arasında köy statüsünde kalmıştır.
       Keles, 1530-1811 yılları arasında bucak merkezidir.
       Keles, 1811-1867 yılları arasında Kaza merkezidir.
      Keles, 1867-1923 yılları arasında Nahiye merkezidir. (Ödemiş kazasına bağlı)
    İzmir, 20 Ocak 1921 tarihinde TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe konulan, “Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (Anayasa)”nun 9. Maddesinde yer alan, “Vilâyetler kazalardan, kazalar da nahiyelerden oluşur”, hükmüne dayanılarak, yönetim yapısı yeniden düzenlenerek; 13 kaza, Keles dâhil 28 nahiye ve 225 köyden meydana gelen il merkezi haline getirildi. 1923 yılında da Keles, Adagide, Balyambolu ve Birgi, Ödemiş kazasına bağlı nahiyelerdir. Keles’in bu tarihteki yüzölçümü ise; 254,25 km2’dir. Bu tarihte Keles’e bağlı 31 köy ve merkezin toplam nüfusu 14.999 kişidir. (Köy isimleri ve detaylı bilgiler Bölüm 3 Yönetim Teşkilatı kısmındadır)
       Keles, Cumhuriyet’in ilanı sırasında Ödemiş’e bağlı nahiye iken, 1948 yılında Kiraz adı verilerek ilçe yapılmıştır. Her ne hikmetse; Keles adı, kirazının bol olmamasına rağmen, yöre halkı tarafından da hiçbir anlam ifade etmeyen ve hâlen de benimsenememiş olan, Kiraz ismini almış ve böylece de Keles adı, diğer tarihî değeri ve hatırası olan yer adları gibi, tarihe karışmıştır. Ancak, bu tarihe karışma, resmî makamlar ve belgeler nezdindedir. Keles halkı, hiçbir zaman Keles ismini dilinden düşürmemiş ve hâlen de en yaygın olarak Kiraz değil, Keles ismi kullanılmaktadır. Yolunuz bu tarafa düşecek olursa; göreceksiniz ki Ödemiş-Kiraz arasında yolcu taşıyan minibüs şoförleri ve muavinlerinin “Keles, Keles, Keles’e bir kişi!”, diyerek müşteri topladıklarını, arada sırada da yeni ismiyle ilçeyi tanıyanlar için , “Keles Kiraz, Keles Kiraz!” diyerek müşteri aradıklarını görebilirsiniz.
KİRAZCOĞRAFYASI
    Konum: Kiraz, Ege Bölgesi’nin biraz iç kesiminde İzmir iline bağlı bir ilçedir. Kiraz coğrafi olarak, İzmir’in en doğusunda; 30(38 ?) derece 20 dakika kuzey enlemi ile 28 derece 20 dakika doğu boylamı arasında yer almaktadır. Denizden yüksekliği (rakımı) 312 metre, yüzölçümü 585 km2’dir. (58.582 Hektar) İzmir’e olan uzaklığı 140 km.dir.
       Kiraz, Bozdağ’ın yakınında güzel bir ovaya bakan düzlükte kurulmuştur. Bozdağ’dan Salihli'ye, Aydın dağlarından Nazilli'ye ve Alaşehir'e geçit oluşturmaktadır.              
       İlçe merkezi ve birkaç ova köyü dışındaki bütün köyleri, genellikle Bozdağ ve diğer dağlar üzerinde ve eteklerinde yer alır. Dağlık bir arazi üzerinde yer almasından dolayı, köylerin ulaşım ve sosyal imkânları sınırlıdır, ulaşılamayan köy yoktur. Köylerin birçoğuna karayolu ulaşımı ve elektrik, 1970'lerden sonra sağlanabilmiştir. Kınık ilçesi ile birlikte İzmir İlinin en az gelişmiş ilçelerinden biridir. Dağ köylerinde ağırlıklı olmak üzere, Eski Türk gelenekleri-davranış biçimleri ve giyim tarzı sürdürülmektedir.
       Batısında Ödemiş, güney-batısında Beydağ, kuzeyinde Manisa’nın Salihli, kuzey-doğusunda Manisa’nın Alaşehir ve güneyinde Aydın’ın Nazilli ilçeleri, Kiraz’ın komşu yerleşim alanlarıdır.
Nüfus:Kütük kayıtlarına göre; 2006 yılı sonu itibari ile 120.650 kişi kayıtlıdır. Ancak; Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 31 Aralık 2012 tarihi itibariyle açıklanan rakamlara göre; Kiraz ilçesinin toplam nüfusu 44.009 kişidir. Yani, nüfusun %60’a yakını Kiraz dışında yaşamaktadır, sadece Nüfus Kütükleri Kiraz’dadır.  
       44.009 kişinin; 21.997 kişisi erkek ve 22.032 kişisi de kadındır. Kiraz İlçe Merkezi’nin toplam nüfusu 8.720 olup 4.237’si erkek ve 4.883’ü de kadındır. Kiraz’a bağlı 52 köyün toplam nüfusu 35.289 kişi olup, bu nüfusun 17.760 kişisi erkek ve 17.149 kişisi de kadındır. 
       Merkezde Cumhuriyet, İstiklâl, Yeni Mahalle (Göçmen Mahallesi) ve Kırköy mahalleleri bulunmaktadır. (Köylerin nüfusu ile ilgili bilgiler, Yönetim Teşkilatı Bölümünde yer alan Köylerimiz başlığı altında detaylı olarak verilmiştir.
       Kiraz, dışarıdan fazla göç almayan ama göç veren bir ilçemizdir. Sadece, 1951 yılında Bulgaristan’dan göç ederek gelen soydaşlarımız için 151 hanelik Yeni Mahalle kurulmuş v e yerleştirilmiştir. Halk arasında bu mahallenin adı Göçmen Mahallesi olarak bilinmektedir.
                                   YILLAR İTİBARİ İLE
   KİRAZ İLÇESİ ŞEHİR MERKEZİ VE KÖYLER NÜFUSU
 
YILLAR
ŞEHİR  NÜFUSU
KÖYLER NÜFUSU
 
TOPLAM
1950
 2.488
17.330
19.818
1955
 2.677
20.017
22.694
1960
 3.573
21.718
25.291
1965
 3.465
24.255
27.720
1970
 4.935
22.668
27.603
1975
 5.284
24.161
29.445
1980
 5.561
25.143
30.704
1985
 8.001
24.703
32.704
1990
 7.850
33.397
41.247
1997
 8.955
34.059
43.014
2000
10.001
34.909
44.910
2007
 8.683
36.389
45.072
2011 8.721 35.866 44.587
2012 8.720 35.289 44.009
 
       
 
 
KİRAZ EKONOMİSİ
       Ekonomik faaliyetler; genel olarak üretimden, ticaretten, tüketimden ve tasarruftan/ yatırımdan kaynaklanan faaliyetlerdir. Ekonomi; bir malın üretilmesinden pazarlanmasına kadar devam eden bir süreçtir. Bu sürecin içinde; tarım, hayvancılık, madencilik, sanayi, maliye/bankacılık, ticaret ve turizm başta olmak üzere birçok alt dilim yer alır. Bu bilgiler ışığında Kiraz Ekonomisine baktığımızda; tarım ve hayvancılık sektörlerine dayalı olduğunu; sanayi, madencilik, ticaret ve turizminin gelişmediğini görüyoruz. Aşağıdaki bölümlerde bu hususlar kısaca anlatılmaktadır.
       Hayvancılık ve tarım temel geçim kaynaklarıdır. Devlet ve özel sektör tarafından yatırımın pek fazla gerçekleştirilmediği ilçenin ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayanır. Dağlık kesimlerde hayvancılık ve daha yükseklerde orman ürünleri ve benzeri ile halk geçimini sağlar. Tarım ve hayvancılık içicedir.
     TARIM: Kiraz ekonomisi; tarıma ve biraz da hayvancılığa dayalı bir ekonomidir. Genellikle tütün, patates, tahıl, pamuk, susam, fasulye, sebze çeşitleri yetiştirilmektedir. Özellikle son yıllarda lezzetli/tatlı karpuz üretiminde Ödemiş’e rakip olmuştur..Yüksek yaylalarda kiraz, vişne, erik, elma, kestane, ceviz yetiştirilirken, daha alçak alanlarda zeytincilik yaygındır. Ancak, ilçemizde isminin verilmesine sebep olacak kadar "kiraz" yetiştirilmemektedir ama ilçe iklimi meyveciliğe oldukça müsaittir. Son yıllarda gerek kişisel teşebbüslerle, gerekse Kaymakamlık ve İlçe Tarım Müdürlüğü işbirliğiyle geçen üç yılda 100,000 adet meyve fidanın dikildiği bilinmektedir. Meyve türleri arasında "zeytin" revaçtadır.
       Sulu tarım alanlarında; patates, pamuk, karpuz, kıraç alanlarda tütün, buğday en çok yetiştirilen ürünlerdir. Tütüncülük kota nedeniyle son derece azalmıştır. Neredeyse bütün ürünlerin yetişmesine elverişli topraklara sahip ilçede çok fazla ekonomik yönü olmayan birçok meyve ve sebze de (lahana, incir, marul) yetiştirilmektedir.
       İlçe ekonomisinin temelini tarım sektörü teşkil etmekte olup toplam arazinin %24,6’sı olan 14.410 hektarlık alanda 8.362 çiftçi ailesi tarımsal faaliyetlerle uğraşmaktadır.
      HAYVANCILIK: İlçede hayvancılık da son yıllarda hızlı bir ilerleme kaydetmiş ve kaliteli kültür ırklarının çoğalmasıyla da iyi besleme ve bakım mecburiyeti önem kazanmış olup, bunun da ancak kaliteli kaba yemden karşılanması mümkün olduğundan son yıllarda yem bitkileri üretimi de orantılı olarak yükselme göstermeye başlamıştır. İlçede en çok yetiştirilen yem bitkileri yonca, silajlık mısırdır. Topraklarının büyük bir bölümünde sulu tarım yapılmaktadır.
       Eskiden küçükbaş hayvancılık yaygındı. Özellikle koyun, keçi ve kümes hayvancılığı, arı yetiştiriciliği, ipekböceği yetiştiriciliği yapılırdı. Günümüzde ise; küçük ölçüde ve aile işletmeciliği şeklinde hayvancılık yapılmaktadır. Son zamanlarda,  süt inekçiliği yaygınlaşmıştır. Dağlık alanlarda koyun, biraz da keçi besiciliği yapılmaktadır.
     HAYVAN VARLIĞI  ( adet )
 
     Kültür
   33.310         47.372
     Melez
   14.062
     Koyun
   35.000
     Keçi
     3.000
     Saanen Süt Keçisi
        180
     At 
        800
     Eşk
     1.750
     Katır
        150
     Tavuk
 153.000
     Hindi  
   50.250
     Arı kovanı 
     1.600
 
A-     Et Üretimi( ton / yıl )                        
         Sığır eti                          :   1.250
         Koyun-Keçi eti              :        35 
B-  Hayvansal Üretim( ton / yıl )
         Süt Üretimi                     :  82.000
         Peynir Üretimi                :    5.000
         Yün ve Yapağı Üretimi  :        250 
         Bal Üretimi                     :          15
         Yumurta Üretimi            : 700.000 adet

      SANAYİ:
       Hammaddelerini çevreden sağlayan, yılın belli dönemlerinde faaliyet gösteren mevsimlik fabrikalar mevcuttur. Hammaddeyi mamul veya yarı mamul madde haline dönüştüren bu işletmeler zeytinyağı fabrikası, çırçır fabrikası ve turşu imalathanesidir. Bunlardan çırçır fabrikası 1984 yılında kurulmuştur. Hammaddesini Ödemiş ve Kiraz’ın çevre köylerinden sağlıyor. Toplanan ham pamuk, çekirdeğinden ayrılıp tekstil endüstrisinde işlenmeye hazır yarı mamul olarak fabrikadan çıkarılmaktadır.
       1974 yılında kurulan boru fabrikası Kiraz-Alaşehir karayolunda yolun kuzeyinde bulunmaktadır. Günde 1500 kg. 2. kalite boruların üretildiği işletmede, yaklaşık 10 işçi çalışmaktadır.
       Marangozluk, elektrikli eşya ve motorlu araçlar tamirciliği gibi küçük zanaat dalları bulunan ilçede sanayi kolları pek gelişmemiştir.
EĞİTİM
     CUMHURİYET ÖNCESİ EĞİTİM
        1883 yılında, Keles/Kiraz’ın nahiyesi olarak bağlı bulunduğu Ödemiş kazasının tamamında 59 mektep varken, 1919 yılında okul sayısı (9 adet azalarak ) 50’ye indiği görülmektedir.
       1903 Maarif Salnâmesi’ne göre Keles’te 1 Rüştiye (Ortaokul) vardı. Bu Rüştiye’de 1899-1900 Öğretim Yılında 29 öğrenci öğrenim görüyordu. Ancak, daha sonra bu Oraokul’un kapatıldığı aşağıdaki istatistiklerin yer aldığı kitaptaki bilgilerden anlaşılmaktadır.
       TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİNDE EĞİTİM/ÖĞRETİM
      Türkiye Cumhuriyet kurulduktan sonra,1923 yılında İzmir Valiliği İstatistik Müdürlüğü tarafından yayınlanan, “İzmir Vilâyeti 1339 (1923) Senesi İstatistiği” isimli eserde, Keles’in Ödemiş’e bağlı bir nahiye iken, sahip olduğu okullarla ilgili bilgiler şöyledir:        
       “Baş Muallim olarak Davut Efendi’nin yönettiği Keles Nahiye Muhtelif İptidai Mektebi’nde (İlk Okul) öğretmen olarak da İbrahim Efendi, Osman Murat Efendi, Ömer Lütfi Efendi ve Nafia Cemile hanım görev yapıyordu. Bu okul 6 derslikli idi. Karaburç Köyü Muhtelif İptidai Mektebi’nde (İlk Okul) de tek kişi Muallim Mustafa Efendi görev yapmaktaydı ve 1 dersliği vardı.”
       Aynı tarihte Keles’in bağlı olduğu Ödemiş kazasının tamamında 20 adet İlk Okul bulunuyordu. Okulların öğrenci sayıları, ayrı ayrı değil, bütün Ödemiş’teki okullar için toplam olarak verildiğinden, Keles’teki 2 okulun öğrenci sayıları burada verilememiştir
       1922-1923 Eğitim yılında, Keles/Kiraz’ın da bağlı bulunduğu Ödemiş kazasının tamamındaki okul sayısı. 20 idi. 1926 yılında bu okullar için Tedrisat-ı İptidaiye Vergisi olarak 98.444,70 Lira toplandığı tespit edilmiştir.
       1927-1928 Eğitim yılında okul sayısı; 23 gündüzlü, 1 yatılı olmak üzere 24’e çıkarılmıştır.
       1929-1930 Eğitim yılında Ödemiş’teki okulların tamamında 2.952 öğrenci,
       1939-1940 Eğitim yılında 7.140 (Erkek:4.963+Kız:2157 ) öğrenci,
       1947-1948 Eğitim yılında da 8.703 (Erkek:5.103+Kız:3600) öğrenci
eğitim görmekteydi.
       1922-1923 Eğitim yılında Ödemiş’e bağlı bütün okullarda 54 öğretmen (Erkek:42+Bayan:12),
       1925-1926 Eğitim yılında 62 (Erkek:49+Bayan:13) öğretmen,
       1932-1933 Eğitim yılında 90 (Erkek:67+Bayan:23 ) öğretmen,
       1939-1940 Eğitim yılında da 151 öğretmen görev yapıyordu.
       Ayrıca; Ödemiş’in tamamında 60 Halk Okuma Odası bulunuyordu.
       Kiraz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü istatistiklerine göre; 2007-2008 Eğitim-Öğretim Yılında; 6.884 öğrenciye, 354 öğretmen ile eğitim verilmektedir.Ayrıca,3 adet özel eğitim kurumu bulunmaktadır  Kiraz’da okullaşma oranı; okul öncesi kurumlarda %14, İlköğretimde %96 ve Orta Öğretimde de %46 olarak tespit edilmiştir.
       
          SAĞLIK KURUMLARI:
       İlçede; Sağlık Grup Başkanlığı bünyesinde 1 Devlet Hastanesi, 4 Sağlık Ocağı,18 Sağlık Evi, 1 Ana Çocuk Sağlığı, 1 Verem savaş Dispanseri hizmet vermektedir.
       Kiraz ve köylerinde sıklıkla görülen hastalıklar arasında; mide ve solunum yolu hastalıklar, guatr, tüberküloz sayılabilir. Çocuk hastalıkları içerisinde de kızamık, suçiçeği, boğmaca sayılabilir.
                                 Devlet Hastanesi:
       1991 Yılında Kurulan  Kiraz Devlet Hastanesi, 20/03/2006 tarihinde yeni hizmet binasına taşınmıştır. Bahçe dahil toplam 5137 m2 alan üzerinde 1000 m2’lik 2 katlı 30 yataklı bir binaya sahip olup, İlçe’ye ve tüm köyleriyle birlikte geniş bir nüfusa   hizmetlerini en iyi şekilde sunmaya çalışmaktadır. .
      Hastanede; Aile Hekimliği, Dahiliye, Ortopedi, Genel Cerrahi, Çocuk Hastalıkları, Diş Hastalıkları ve  Acil poliklinik olmak  üzere 7 poliklinik mevcuttur. 6 Uzman Hekim, 5 Pratisyen Hekim, 1 Diş Tabibi, 32 Sağlık Personeli, 10 İdari Personel, 20 Şirket Personeli görev yapmaktadır. Toplam 74 çalışanıyla  servis, ameliyathane, laboratuar, röntgen bölümleriyle; tanı, tedavi-rehabilitasyona yönelik ayaktan ve yataklı sağlık hizmetleri vermektedir.
                       DİN HİZMETLERİ:
       İlçenin merkez ve köylerinde İlçe Müftülüğü’ne bağlı olarak 80 adet cami, 1 adet Kur’an Kursu (Kız/Gündüzlü-Erkek/Yatılı) faaliyet göstermektedir. İlçe Müftüsü, vaiz, 70 imam-hatip, 7 müezzin ve 5 idari personel olmak üzere toplam 84 kişi ile din hizmetleri yürütülmektedir.
                KİRAZ’DA SPOR
       Futbol: Kiraz Belediyesi tarafından, Kiraz Stadyumu ile Küçük Menderes yatağı arasındaki atıl alanın, ikinci bir oyun sahası yapılması için dolgu çalışmaları başlatılmıştır. Bunun gerçekleştirilmesi halinde, gençlerin spor etkinlikleri yapabilecekleri alanlar daha da genişleyecek, böylece Kiraz’dan ünlü sporcular yine yetişmeye başlayacaktır.
       KİRAZ 1 EYLÜL SPOR KULÜBÜ (1945): Keles/Kiraz’da futbolun tarihi neredeyse Cumhuriyetimizin kuruluşu ile başlar. Daha 1930’lu yıllarda Kirazlı gençlerde futbol sevgisi oluşmaya başlamıştır. O yıllarda, Ödemiş Ovasına pamuk toplamak için giden Kelesli gençler ile Ödemiş’te ticaretle uğraşan Rum tüccarlar arsında, Ödemiş Postanesi’nin yanındaki alanda futbol müsabakaları yapılmaktaydı. Topları ise içine pamuk doldurulmuş bezdendi. 1940’lı yıllarda yine Ödemiş’e gelen bir Yahudi tüccar tarafından, Kelesli gençlere gerçek bir futbol topu hediye edilmiştir ve bu top hiç patlatılmadan 1944 yılına kadar kullanılmıştır.
       1945 yılında Şükrü Uysal, etrafına topladığı Kelesli gençler ile ilk futbol takımını kurmuştur.1948 yılında Keles’in Kiraz adı ile ilçe olmasından sonra Kiraz1 Eylül Spor Kulübü adına alacak olan bu kulüpte, futbolun yanı sıra boks da yapılmaya başlanmıştır. 1960’lı yıllarda hayli yıldızı parlayan Futbol Kolu, Türkiye Liglerine yükselme aşamasına kadar gelmiş, ancak maddi destek verilemeyince bunu başaramamıştır.
       Kiraz 1 Eylül Spor Futbol Takımı’nın ilk kadrosunda şu futbolcular yer almıştır: Ukala Hasan, Ecinli, Mehmet Yurt, Nizamettin Hoca, İsmail Bulanık, Ehçen Kumaz Mehmet, Gazozcu Cengiz, Ömer Dede’nin Fevzi, Osman Çataloğlu, Sağlıkçı Seyfi, Terzi Ali, Adnan Eriş ve Ramazan Kalaycı.
       Boks:Bütün dünyada ve Türkiye’de olduğugibi, 1970’li yıllarda Muhammed Ali Clay’ın sayesinde Kirazlılar da boksa ilgi duymaya başlamışlardır. Özellikle 8 Mart 1971’deki Muhammed Ali’nin Joe Frazier’e yenildiği ve 28 Ocak 1974 yılında da Muhammed Ali’nin Frazier’ı yenerek intikamını aldığı Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonluğu maçları Kiraz’da boksun fitilini iyice ateşledi.
       1971 yılında Lütfü Çataloğlu’nun maddî/manevî desteği ile Kiraz 1 Eylül Spor Kulübü Boks Takımı kuruldu. Gerekli malzeme, antrenör ve geleceğin genç boksör adayları da bulununca çalışmalara büyük bir hırs ve heyecanla başlandı. Boks Takımı, 3 ay gibi kısa bir dönem çalışmasında sonra, İzmir Gençler Boks Turnuvası’nda Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda ilk resmi müsabakalara katıldı ve bütün boks otoritelerini ve Kirazlıları şaşırtıcı güzel sonuçlar aldı. Bu turnuvada; Cihat Şahin, Mehmet Diker, Numan Sarı (Öl.2007), Ahmet Savaş ve Mustafa Kocaman 5 maçı da nakavt ile kazanma başarısı gösterdiler.
       1972 yılında yine İzmir’de yapılan Gençler Boks Turnuvası’nda Kiraz Boks Takımı 4 galibiyet ve 3 mağlubiyet alarak başarısını sürdürdü. Bu turnuvada da Cihat Şahin, Mehmet Diker, Numan Sarı ve Mustafa Kocaman galibiyetle dönen boksörlerdi.
        1972 yılında rahmetli Numan Sarı, İzmir Gençler Arası Boks Birinciliği’ni de alma başarısı gösterdi.
        Mustafa Kocaman: 1976 yılında Türkiye Hafif Sıklet Şampiyonu oldu.
        Numan Sarı: 1974-1980 yılları arasında Bölge Orta Sıklet Şampiyonu oldu.
        Ahmet Savaş: 1974-1982 yılları arsında Bölge ve Türkiye Ağır Sıklet Şampiyonu ve Balkan Şampiyonu olma başarısı gösterdi.
       Güreş: Kiraz 1 Eylül Spor Boks Takımı’nın başarılı olduğu 1970’li yıllarda, aynı kulüp bünyesinde, benim de içinde ulunmakla iftihar ettiğim Kiraz Serbest Güreş Takımı da kurulmuş ve İzmir Gençler Güreş Turnuvasında altın, gümüş ve bronz madalyalarla İl Birincisi olmuştu. Bu takımda yer alan güreşçiler ve aldıkları dereceler aşağıda verilmiştir.
       Geleneksel Karakucak Güreşleri, eskiden her dini/milli bayramlarda, düğünlerde bile düzenlenirdi ve halk tarafından da çok rağbet görmekteydi. Günümüzde de halkın rağbeti halâ devam etmekte ise de eskisi kadar sık güreş etkinliği yapılmamaktadır. Şu anda park haline getirilen, eski Kiraz Top Sahası’nda çok ünlü güreşçilerin de katıldığı karakucak güreşleri yapılırdı. Köylerden de Karaburç, Haliller, Çayağzı, Tekbıçaklar, İğdeli, vb. gibi köylerde de güreşler sıkça düzenlenirdi.
       Günümüzde her yıl düzenlenen Karaburç Karakucak Güreş Şenlikleri çok ilgi görmeye başlamıştır. Karaburç Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürlüğü tarafından düzenlenen Güreş Şenlikleri bu yıl 11 Mayıs 2008 tarihinde yapılmıştır. Bu yıl; Deste 1.Grupta Cihan Kalender, Deste 2.Grupta Mehmet Ayan, Deste 3.Grupta Galip Karatepe, Deste de Serkan Çolak, Küçük Ortada Osman Koyun, Büyük Ortada Harun Kayacık, Başaltında Gürkan Şampiyon ve Başpehlivanlıkta da Çayağzı Köyünden Mithat Gülen ile Karaburç’tan Hüseyin Akkeçi birincilikleri almışlardır. Başpehlivanlık güreşinde uzun süre pehlivanlar yenişemediği için, Hakem kararıyla ikisi de Birinci ilan edilmiştir.
 
Kiraz’da, sanayi pek gelişmemiştir. İlçede, bir küçük ölçekli sanayi sitesi, 4 adet sanayi tesisi ve 467 işyeri bulunmaktadır. Mevcut sanayi kuruluşları; 1 asbestli çimentodan mamul oluklu ve duvar kaplama levhaları imalatı yapan Atermit Fabrikası, bir mutfak eşyaları yapan Metal Kap Fabrikası ve bir de parke fabrikasıdır. Ancak, ne yazık ki Atermit ve Metal Kap Sanayileri kapanmış ve fabrikalar başka yerlere taşınmıştır. Ayrıca, ilçede kurulan sulama işinde kullanılan boruları üreten, bir fabrika ve vida üreten bir işletme daha vardır.
 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol